Özgür Zazaistan!!! Özgür Zazaistan!!!

Tuesday, September 25, 2012

David N. Mackenie

İngiliz tarihçisi Davik N. Mackenzie ise 

'*Zazaların 

Hazar'dan gelerek, o sıralar Kürtlerin yerleşik olduğu bölgenin batısına 

yerleştikleri.*.' görüşünü ileri sürer. Bazıları da onların M.Ö. 2350- 2150 

tarihleri arasında Anadolu'ya yerleşen Huriler olduğunu yazarlar. Yine 

bazılarına göre de Zazaların Kürtlerden çok önce bu topraklara 

yerleştikleri, bugün Kürtlerin yaşadıkları bölgelerin tarihsel olarak 

Zazaların anayurdu olduğudur. 

Zazalar ve Kürtler üzerine araştırma yapan belirli bazı kişiler, Zaza adı 

verilen İnsanların menşeinin Türk olabileceği üzerinde hiç görüş 

belirtmemişlerdir. Bu teoriye neden sıcak bakmadıklarının sebebi, 

Türkiye'yi ve Türk kökenli insanlarımızı bölüp parçalamaktan dolayıdır. 

Çünkü Zazalar Türk kökenli olursa, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu bölmeleri 

zorlaşacaktır. 

Zazaların *Kürt, Arap* ya da *İranî *olamayacaklarının bir nedeni de bu 

kavimlerden farklı bir etnik yapıya sahip olmalarıdır. Kürtlerde, Araplarda 

ve Farslarda (İranlılarda) *beyaz tenli, sarı saçlı ve mavi gözlü kadın ya 

da erkek* bulunmazken, Zazalarda bu özellikler görülür. Bu da Peçenek, 

Kuman-Kıpçak ve Saka gibi Türk kavimlerinin bir özelliğidir ki bugün, Kazan, 

Başkurt, Çuvaş, Özbek, Kırgız gibi Türk boylarında da aynı özellikler 

görülür. Kırım ve Anadolu Türklerinin de büyük bir bölümünde bu özellikler 

vardır.

Saturday, March 3, 2012

Zazaca Kürtçe değil, Zazalar Kürt değil

Zazaca Kürtçe değil, Zazalar Kürt değil


Zazaca Kürtçe değil,

Zazalar Kürt değil


Ülkemizde başlatılan demokratikleşme süreci içerisinde çözülmesi gereken sorunlardan birisi de Zaza Sorunu’dur.  
Çok halklı Avrupa devletlerinde, bilindiği gibi etnik sorunlar demokratik bir anlayışla anayasada, kanuni ve siyasi düzeyde eşitlik ve eşit muamele temelinde bir düzenleme yapılarak nihai ve kalıcı bir çözüme bağlanıp barışçı ve huzurlu bir ortam yaratılmıştır. Mesela dört resmi dilli İsviçre (Almanca, Fransızca, İtalyanca, Reto Romanca), üç resmi dilli İspanya (İspanyolca, Katalanca, Baskça), iki resmi dilli Belçika (Flemce, Valonca), vs.
Bu misallerle görülüyorki, bazılarının iddia ettiği gibi, dillerin resmi tanınmasıyla hiçbir ülke bölünmemiş, tersine gelişmiştir.
Bu ülkelerde etnik halkların varlığı, dili ve kültürü anayasada resmen tanınarak eğitim, kültür ve siyasi düzeyde eşitlik ve eşit muamele temelinde kanuni bir düzenleme yapılarak sosyal barışçı, rahat ve huzurlu bir ortama kavuşmuştur.
Toplumsal sorunları çözmeyen, bunların çözümünü baskı ve yasaklarla engelleyen ülkeler ekonomik, sosyal ve kültürel bakımdan ilerliyemez, ülkemizde olduğu gibi daima geri kalır.
1921 de Koçkiri’de, 1925 te Şeyh Sait hareketinde, 1937-38 de Dersim’de Zaza halkına karşı yapılan askeri saldırılar derin ve kanlı bir iz bırakmış, açılan yaralar, aradan bunca zaman ve birkaç nesil geçmesine rağmen, henüz kapanmamıştır.
Zaza halkı bir yandan şiddetli ve zoraki Türk asimilasyonuna maruz kalırken, diğer yandan da Kürt baskı ve asimilasyonuyla karşı karşıyadır.
Devletin bazı kurumları 1990 yıllarında Zazaları Türk, Zazacayı da Türkçenin bir lehçesi olarak tanımlıyordu. Kürt milliyetçileri de bunun tersine Zazaları Kürt, Zazacayı da Kürtçenin bir lehçesi olduğunu propağanda etmektedir. Devlet bu iddiadan kısmen vazgeçti fakat öbürleri halen devam ediyor. Her iki iddia da siyasi bir asimilasyon ideolojisidir. Yani biri türkleştirmeye, öbürü de kürtleştirmeye çalışıyor. İkisinin amacı da Zaza dilini eriterek yok edip, Zaza halkını tarih sahnesinden silmektir.
Zaza halkı ağır askeri saldırılarla çok zulüm görmüş, önder ve aydınlarını kaybetmiş ve toparlanamamıştır. Onun içindir ki, ulusal bilinçlenmesi gecikmiş, siyasi ve toplumsal örgütlenmesini bağımsız bir temel de gerçekleştirememiştir.
Buna karşı Osmanlı yönetimi Kürt kimliğini resmen tanımış, Kürtlere aşiret mektebi açmış, Kürtçe sözlük çıkartmış, Kürt aşiretlerinden Hamidiye Alayları kurup bunları beslemiş ve 34 yıl Doğu Anadolu’da terör estirmiştir (1889-1923). Bunu yaparken Zazaları da (Alevisiyle Sünnisiyle) dışlamış ve Zaza kimliğini resmi olarak tanımamıştır. Kürt kimliğinin gelişmesi ve Zaza kimliğinin gecikmesinin önemli bir tarihi sebebi budur.
Kürt milliyetçileri eskiden beri Zazaların 1921, 1925 ve 1937-38 de verdikleri Ulusal Demokratik Mücadelesini haksız olarak kendilerine maledip kendi siyasi çıkarları için sömürüyorlar. Bütün bu kötü şartlara rağmen 1980 den sonra, özellikle Avrupa’daki serbest ortamda mevcut örgütlenmeler dışında, bağımsız temelde bir Zaza milli bilinçlenmesi filizlendi ve gelişti. Zaza aydın ve yurtseverleri, bilimsel, siyasi ve kültürel düzeylerde kendini serbest ve bağımsız olarak temsil etmeye başladılar. Zaza bilimi, başta dilbilimi olmak üzere diğer branşlarda da, Avrupa, Amerika ve Rusya üniversitelerinde ilgi görerek araştırma konusu oldu ve gelişmeye başladı.
Zaza halkının örgütsüzlüğünden istifade eden Kürt milliyetçileri ve diğer siyasi hareketler, Zazaların güçlü siyasi potansiyelini kendine maledip sömürmekte, hedefini saptırarak ulusal bilinçlenmesini engellemekte, demokratik haklarının alınmasına karşı çıkmaktalar.
Zaza aydın ve yurtseverleri bu ağır şartlar altında siyasi bir temsilciliğini yaratması için birkaç girişimde bulunmuştur. Çeşitli iç ve dış nedenlerden dolayı ancak belli bir süre başarılı olmasına rağmen kalıcı olamadı. Zaza halkının güçlü, fakat dağınık olan siyasi potansiyelinin toparlanması gerekir. Zazalar demokrasi hareketinde kendini bağımsız olarak temsil edip parlamentoda kendi toplumsal haklarını savunmalıdır.
Kürt siyasi örgütleri Zaza halkını temsil edemez ve buna hakkı yoktur. Kürtlerin mücadelesi Zaza halkının mücadelesi değildir. Her halk özgürlük ve demokrasi mücadelesini kendisi verir.
Zazaca bir dildir, Zazalar bir halktır
Tunceli/Mamekiye’de yeni açılan üniversitenin yönetiminin verdiği bir kararla hükümetin demokratikleşme politikasını destekleyerek ilk ve tek üniversite olarak, örnek verici bir tavır ve halkça beklenen cesur bir kararla, Zazaca ve Kürtçe dillerini seçmeli ders olarak öğretim programına almıştır (9.4.2010). Bunun üzerine 400 öğrenci de Zazacayı seçmiştir.
Ne varki, yukarıda açıklanan siyasi sebeplerden dolayı bu olay, anlaşılan Kürt milliyetçileri tarafından hazmedilememiş ve gözünde diken olmuştur.
Üniversite yönetiminin verdiği örnek ve demokratik girişimi, Kürt örgütleri ve milliyetçilerinin, Zazaları ve Zazacayı asimile etme amacına ters düştüğü için, hayali yıkılmış uykusu kaçmıştır. Bundan kurtulmak için düşünüp taşınmışlar, üniversite yönetimine karşı olduğu gibi, başta Zaza halkına karşı, bakın nasıl bir plan hazırlamışlar:
Seyit Rıza’nın dediği gibi ‘karga bülbül olmaz’
Geşmişte Kürt örgütleri tarafından kovulan, fakat Zaza Demokratik Hareketi gelişince tekrar geri çağrılıp beslenen, Zaza aydın ve yurtseverlerine saldırtmak için öteden beri kullanılan bir propağandacı Almanya’dan getirilip ileri sürülmüştür. Bunu yapan da bir Kürt partisinin ele geçirdiği Tunceli Belediyesidir ve görevini kötüye kullanarak, Gençlik ve Kültür Merkezi’nde, anlaşılan gençliği, militan ve sempatizanlarını toplayarak bu şahısa ajitasyon ve propaganda yaptırmıştır; 8.5.2010, bakınız:  
Bu şahıs ne bir dilbilim eğitimi görmüş, ne de Zaza Dili üzerine yazılmış ve dünyaca tanınan bilimsel görüş ve eserlere saygı duyuyor. Konuya ilgi duyan herkesin bildiği gibi, bu kişi bir yalan ve uydurma makinesi olarak ‘Kürtçenin bukadar lehçesi var, … falan filan’ deyip etkilemeye çalışmıştır. Bundan dört gün sonra (12.5.2010), yine Kürt milliyetçileri bir gençlik örgütünün üye ve sempatizanlarını üniversite yönetiminin aleyhinde kışkırtmışlar. Okumaları için ellerine verilen bildiride artık herkesçe bilinen lehçe uydurması propaganda edilmiştir:
Bu iddianın hiçbir bilimsel temeli yoktur. Çünkü siyasi sebepler yüzünden lehçe olarak ilan edilen Kurmancca, Soranca, Goranca ve Zazaca konuşanların hiçbirisi birbirini anlamaz, çünkü gramer yapıları çok farklıdır. Dolayısıyla bunların herbiri birer ayrı dildir. Bu dillerin incelendiği bilim dalı olan iranistikte, enternasyonal düzeydeki bütün dilbilimciler Zazacanın kendine has bir gramer yapısına sahib olup bağımsız bir dil olduğuna dair fikir birliğindedirler. Bir Zaza atasösözünde söylendiği gibi:
Zur ra çê nêvıraino. ‘Yalandan ev yapılmaz.’
Bildiride üniversite kararının bilimsel olmadığı iddia edilmiş. Kürt milliyetçi ve propağandacıları, bunun aksini iddia eden ciddi bir dilbilimciyi hele söylesinler de, bilelim! Kim miş o?
Ayrıca bildiride, üniversite yönetiminin “Kürt kurum ve şahsiyetlerine danışmadan bu kararı vermiş” deniliyor. Herşeyden önce şunu bilmek gerekir: Bilim siyasetten üstündür. Çünkü bilim ispata dayanır. Siyaset ise, bilindiği gibi çoğu zaman uydurma ve iddia üzerine kurulur.
Tunceli Üniversitesi yönetiminin bu cesur ve örnek verici kararına saygı göstereceğine, yapılan bu çirkin eylem, hem üniversite yönetimine, hem de Zaza Halkı ve Zaza Diline karşı büyük bir saygısızlık ve düşmanlıktır.
Bırakın, herkes dilini serbestçe konuşsun. Nedir bu şövenizm, nedir bu düşmanlık!? Zazalar kendi dilini, Kürtler de kendi dilini konuşsun. Kürt milliyetçilerinin Zazacayı yasaklamaya hakkı yoktur!
Dersim’de büyük çoğunluğu oluşturan Zaza Halkı üniversite yönetimini ve demokratik tavrını desteklemelidir. Üniversite bir bilim yuvasıdır, eylem kampına dönüştürülemez.   
İmzalayan Kurum ve Şahıslar
Zaza Dili Enstitüsü, Frankfurt a. M. /Almanya
Zaza Kulturhaus Mannheim /Almanya
Zaza Kültür Vakfı İstanbul
Radiozaza, İnternet radyosu, Almanya
Dersim-Gemeinde Rhein-Ruhr e. V. Duisburg /Almanya
Zaza Dil ve Kültür Derneği, İsveç
Dr. Zülfü Selcan, dilbilimci, Berlin
Dr. Hüseyin Çağlayan, politolog, Frankfurt a.M.
Dr. Kahraman Gündüzkanat, eğitimci, Darmstadt
Dr. Kazım Aktaş, etnolog, Frankfurt a. M.
Mesut Keskin, lenguist, doktorand, Frankfurt a.M. /Almanya
Fahri Pamukçu, Zazaca gramer yazarı, Diyarbakır
Musa Canpolat, Zazaca sözlük yazarı, şair, sanatçı, Stuttgart /Almanya
Hakkı Çimen, öğretmen, yazar, Krefeld /Almanya
Hıdır Eren, sosyolog, İstanbul
Dilaver Eren, Yüksek Elektrik Mühendisi, İstanbul
Hasan Dursun, yazar, Ludwigshafen /Almanya
Ali Kırmızıkaya, yazar, Darmstadt /Almanya
Hasan Devran, psikolog, yazar, Mannheim /Almanya
Haydar Şahin, Mannheim /Almanya
Sait Çiya, yazar, Bielefeld /Almanya
Heyder (Aslan), öğretmen, kabereci, tiyatrocu, şair, Darmstadt /Almanya
Hasan Dilber, radyo konuşmacısı, röportajcı, Almanya
Rewal Rozvera, öğretmen, kabereci, Essen /Almanya
Kemal Pamukçu, Wetzlar /Almanya
Mahmut Pamukçu, Wetzlar /Almanya
Ramazan Yıldız, Wetzlar /Almanya
Remzi Saraç, Wetzlar /Almanya
Hayri Dalkılıç, İngiltere
Mustafa Kahraman, Basel / İsviçre
Hüseyin Sevinç, eğitimci, Basel / İsviçre
Koyo Berz, yazar, İsveç
Faruk İremet, yazar, İsveç
Mehmet Sanlı, İsveç
Ali Gültekin, İsveç
Cengiz Gültekin, İsveç

—————————————————————————————
—————————————————————————————

Tunceli Üniversitesinden bir grup öğrenci adına yapılan açıklamada, ‘üniversite yönetiminin seçmeli Kürtçe derslerinde Zazaca lehçesini (!) Kürt dilinden ayrı tutma anlayışı’ protesto edildi.
Dünyanın hiç bir yerinde bu mantık kabul edilemez; çünkü inkarcı ve ırkçıdır. Türkiye’de yıllardır Kürtçe, Zazaca ve diğer dillerin okullarda ve basın-yayın organlarında konuşulması, yazılması yasaktı. Gelinen aşamada gündeme gelen göreli demokratik gelişmeler ikinci dillerde sınırlı serbestlik sağladı. Bunun bir yansıması olarak, bazı eksiklikleri olsa da, bazı üniversitelerde Kürtçe ve Zazaca öğretiminde olumlu adımlar atıldı. Bu çabaların daha da gelişmesini, çağdaş, demokratik standartlarda boyut kazanmasını umuyoruz. Ayrıca bu gelişmeler sadece üniversitelerle sınırlı kalmamalı anaokullarında, ilk ve orta öğretim kurumlarında ana dilde eğitimi de içine almalıdır.
Zazaca’nın Kürtçe’den farklı bir dil olduğunu kanıtlayacak birçok neden vardır. Yapısal fonolojik, morfolojik, sosyolojik, psikolojik, kültürel ve coğrafi farklılıkları bir yana, tek başına bu iki dil topluluğunun birbirlerini anlamamaları bile önemli bir ölçüttür. İki farklı dil bakışıyla bu farklılıklar göz önüne alındığında, Zazaca ile Kürtçe’nin aynı kategoride değerlendirilip aynı anda öğretilmeleri gerçekçi değildir. Bunu sadece biz söylemiyoruz, bizi doğrulayan tarafsız, bağımsız batılı dilbilimciler de var. Yine, batı üniversitelerinde akademik çalışma yapan kendi dilbilimcilerimiz de var. Örneğin Berlin Teknik Üniversitesi’nden Dr. Zülfü Selcan ile şu anda Frankfurt Üniversitesi’nde dilbilim çalışmalarını yürüten Mesut Keskin de aynı gerçekliğe parmak basıyorlar. Ayrıca, Zaza dili üzerine ürün veren ve aynı gerçeği söyleyen daha birçok Zaza aydını var.
www.zazaki.de , http://titus.uni-frankfurt.de,
Prof. Dr. Jost Gippert, Zazaca’nın Tarihsel Gelişimi, 1996
Dr. phil. Zülfü Selcan, Zaza Dilinin Gelişimi, 1997; Grammatik der Zaza-Sprache [Zaza Dilinin Grameri, 1998]
Prof. Dr. Ernst Kausen, Zaza, 2006
Dr. Terry Lynn Todd, A Grammar Of Dimili, Also Known AS ZAZA, 1985
Kürt milliyetçileri, Zazaca’nın yok olması için çeşitli taktikler ve politikalar deniyorlar. Bunlardan biri de üniversitelerde, okullarda, televizyonlarda Zazaca üzerine yapılabilecek çalışmalara engel olmaktır. Bu arada Zazaca üzerine çalışma yapmayı Zazaca lehçesini (!) Kürt dilinden ayrı tutmaya yönelik bir çaba gibi görmektedirler. Böylece Türkiye kamuoyunu etkilemek, buna izin veren kurumları, üniversiteleri zan altında bırakmak istiyorlar. Bu durum, demokratik normlarda çağdaş olmayan Türkiye’de bir tehlikeye işaret etmektedir. Yani, bu argümandan yola çıkarak, bazı kurum ve kuruluşlar, öyleyse ne haliniz varsa görün, desin istiyorlar. TRT’nin Kürtçe kanala izin verirken, Zazaca yayın kanalına yanaşmaması böyle bir anlayışın ürünüdür.
Zazaca’nın Kürtçe’nin bir lehçesi olduğu savı tamamen siyasidir ve bilimsel dayanaktan yoksundur. Zazacanın gelişmesinin Kürtleri böleceği ise gerçekliği olmayan, art niyetli bir sav, temeli olmayan bir fobidir. Bu, Zazaca’yı yok etme mantığını yanlış gerekçelere bağlama çabasıdır. Zazaların da kendilerini inkar etmelerini dayatıyorlar. Oysa onlar da biliyorlar ki, birinin kendi ana dilinin yok olmasını istemesi gönüllü olarak ölmeyi istemesi gibi bir şeydir.
Kürt ve pro-Kürt gruplar Zazaları siyasi baskı ve tehdit altında tutarak Zaza dilini adım adım eritmeye çalışıyorlar. Böyle bir anlayışa tepkisiz kalınamaz. Bir halkın dili onun en değerli varlığıdır.
Tunceli Üniversitesinin Zazaca ve Kürtçeyi ayrı başlıklar altında ele alması, üniversitenin bilimselliğine uygun ve doğru bir davranış olmuştur. Bu, hem gerçekçidir ve hem de demokratik bir duruştur. Umarız bütün üniversiteler, bilim kuruluşları bu duruşa destek verirler. Biz aşağıda imzaları bulunan Zaza aydınları, yazar ve araştırmacıları ve kurumları, Zazaca’nın yaşatılmasına ilişkin çalışmalarında Tunceli Üniversitesi’yle dayanışma içinde olacağımızı, bu konuda her türlü akademik desteği vereceğimizi belirtmek istiyoruz. Bu bağlamdaki engelleyici yaklaşımları inkârcı ve ırkçı olarak değerlendirip protesto ederken bu saygın projeyi yaşama geçirmede Tunceli Üniversite’sinin yanında olduğumuzu ilan ediyoruz.
İmzalayan Kurum ve Şahıslar
Zaza Dili Enstitüsü, Frankfurt a. M. /Almanya
Zaza Kulturhaus Mannheim /Almanya
Zaza Kültür Vakfı İstanbul
Radiozaza, İnternet radyosu, Almanya
Dersim-Gemeinde Rhein-Ruhr e. V. Duisburg /Almanya
Zaza Dil ve Kültür Derneği, İsveç
Dr. Zülfü Selcan, dilbilimci, Berlin
Dr. Hüseyin Çağlayan, politolog, Frankfurt a.M.
Dr. Kahraman Gündüzkanat, eğitimci, Darmstadt
Dr. Kazım Aktaş, etnolog, Frankfurt a. M.
Mesut Keskin, lenguist, doktorand, Frankfurt a.M. /Almanya
Fahri Pamukçu, Zazaca gramer yazarı, Diyarbakır
Musa Canpolat, Zazaca sözlük yazarı, şair, sanatçı, Stuttgart /Almanya
Hakkı Çimen, öğretmen, yazar, Krefeld /Almanya
Hıdır Eren, sosyolog, İstanbul
Dilaver Eren, Yüksek Elektrik Mühendisi, İstanbul
Hasan Dursun, yazar, Ludwigshafen /Almanya
Ali Kırmızıkaya, yazar, Darmstadt /Almanya
Hasan Devran, psikolog, yazar, Mannheim /Almanya
Haydar Şahin, Mannheim /Almanya
Sait Çiya, yazar, Bielefeld /Almanya
Heyder (Aslan), öğretmen, kabereci, tiyatrocu, şair, Darmstadt /Almanya
Hasan Dilber, radyo konuşmacısı, röportajcı, Almanya
Rewal Rozvera, öğretmen, kabereci, Essen /Almanya
Kemal Pamukçu, Wetzlar /Almanya
Mahmut Pamukçu, Wetzlar /Almanya
Ramazan Yıldız, Wetzlar /Almanya
Remzi Saraç, Wetzlar /Almanya
Hayri Dalkılıç, İngiltere
Mustafa Kahraman, Basel / İsviçre
Hüseyin Sevinç, eğitimci, Basel / İsviçre
Koyo Berz, yazar, İsveç
Faruk İremet, yazar, İsveç
Mehmet Sanlı, İsveç
Ali Gültekin, İsveç
Cengiz Gültekin, İsveç